Kız Kulesi'nin mimari tarihi M.Ö. 341 yılına kadar uzanır. O dönemde bir anıt mezardan ibaretti. Daha sonra M.Ö. 410 yılında Boğaz'ın giriş çıkışını kontrol eden gümrük istasyonuna dönüştürüldü. 1110 yılında ise İmparator Manuel Komnenos tarafından yapılan kule, 1453 yılına kadar kale olarak kullanılmıştır. Osmanlı İmparatorluğu döneminde savunma amaçlı kullanılmıştır. 1530 depreminden sonra hasar gören yapı restore edilmiş ve kaleye yön vermesi için bir fener eklenmiştir. Çeşitli tadilatlara uğrayan yapı, kolera salgınının şehre yayılmaması için 1830 yılında karantina hastanesine dönüştürülmüştür. Boğaz'ın en önemli sembollerinden biridir. Hakkında pek çok hikaye anlatılan kule, Üsküdar sahiline yakın küçük bir adacık üzerine inşa edilmiş. Bir rivayete göre kahin, krala kızının yılan ısırması sonucu öleceğini bildirmiştir. Bu duruma üzülen kral, kızını korumak için onu Kız Kulesi'ne göndermiş ve diğer insanlarla görüşmüştür. Kızın canı üzüm çekiyor ve kuleye bir sepet üzüm gönderiliyor. Sepetin içine saklanan yılan kızın ölümüne neden olmuştur.
Sultan Abdülmecit tarafından 1843-1855 yıllarında Beşiktaş semtinde yaptırılmıştır. Sarayın bulunduğu bölge Boğaziçi'nde büyük bir koy idi. Denizcilik törenlerinin yapıldığı bu koy bataklığa dönüştüğü için kullanılamaz hale gelmiştir. 17. yüzyılda doldurulmaya başlanmış ve Dolmabahçe (Dolu Bahçe) adını almıştır.
Kabataş'tan Beşiktaş'a kadar uzanan Dolmabahçe Sarayı 250 metrekarelik bir alanı kaplar ve Boğaz manzaralıdır. Saray, Avrupa mimarisinin bir karışımı olarak Mimar Garibet Amira Balyan ve oğlu Nigagos Balyan tarafından inşa edilmiştir. Saray üç katlı, 285 odalı ve 43'tür. Dünya sarayları arasında en büyük balo salonu Dolmabahçe Sarayı'nda bulunmaktadır. Duvarlarda barak, rokoko ve ampirik motifler kullanılmıştır. Devlet işlerinin yürütüldüğü Mabeyn-i Hümayun, işlevi ve görkemi itibarıyla sarayın en önemli bölümüdür.
Saray 1984 yılından bu yana müze olarak kullanılmaktadır.
Resepsiyon Salonu ve bahçeler ulusal ve uluslararası resepsiyonlara ayrılmıştır.
Tahminlere göre 507 yılında Doğu Romalılar tarafından ahşaptan inşa edilmiştir. 1348 yılında Cenevizliler tarafından yeniden inşa edildikten sonra bugünkü şeklini almıştır. Kulenin ağırlığının 10 bin ton olduğu tahmin edilmektedir. En üstte Boğaziçi, Haliç, Tarihi Yarımada, Kız Kulesi ve her iki kıtanın giriş noktasını görebilirsiniz. Üst kısımda da bir restoran bulunmaktadır. Çıktıktan sonra Beyoğlu'nun çeşitli dar sokaklarında gezinize devam edebilirsiniz
Taksim, İstanbul'un Beyoğlu ilçesinin en popüler noktalarından biridir. İstiklal Caddesi, turistlerin ve gençlerin gezip eğlendiği bir yerdir. Barları, kafeleri, restoranları, alışveriş merkezleriyle saatlerce eğlence sunan bir ilçedir. Avrupa'nın en eski ikinci metrosu olarak da bilinen tünel (tünel), İstiklal Caddesi'nin sonunda yer almaktadır. Yayalara açık olan İstiklal Caddesi, iki yanında bulunan tarihi binalarla bir açık hava müzesini andırmaktadır. .
Galatasaray Lisesi bu yapılara bir örnektir. Yabancı elçiliklerin çoğunluğu İstiklal Caddesi üzerindedir. St Antuan Katolik Kilisesi, Aya Triada Rum Ortodoks Kilisesi, Galata Mevlevihanesi gibi birçok tarihi yapı bulunmaktadır. İstiklal Caddesi üzerinde yemek yiyebileceğiniz, içebileceğiniz veya dinlenebileceğiniz Cezayir Cadde,Çiçek Pasajı,Avrupa Pasajı ve Nevizade Caddesi bulunmaktadır.
Günümüz tarihi yarımadasında Doğu Roma İmparatoru I.Justinianus tarafından 532-537 yılları arasında yaptırılmıştır. Bizans sanatının başyapıtı olan Ayasofya, mimarisi, büyüklüğü ve ihtişamıyla göz doldurmaktadır.
Dünyanın sekizinci harikası olarak da bilinir.
Osmanlı İmparatorluğu döneminde Türk mimar Mimar Sinan tarafından camiye çevrilmiştir. 916 yıl kilise, 481 yıl cami olarak hizmet vermiştir. 1930 yılına kadar cami olarak açık kalmıştır. Daha sonra 1934 yılında Mustafa Kemal Atatürk tarafından müzeye dönüştürme kararı aldı. Mozaiklerin temizlenmesi gibi restorasyon çalışmalarının ardından 1935 yılında müze olarak yeniden açıldı.
Ayasofya,şu anda hem camii hemde müze olarak ziyarete açıktır. Ayasofya, Sultanahmet Meydanı'nın yanında yer almaktadır.
Fatih Sultan Mehmet'in emriyle 1461 yılında yapımına başlanan Kapalıçarşı, İstanbul'un Beyazıt semtinde 30,7 hektarlık bir alanı kaplayan tarihi bir alışveriş merkezidir. 61 sokağının İstanbul'a dağıldığı dünyanın en büyük kapalı çarşısıdır. Kapılar.Geçmişte her sokakta belirli mesleklerden insanların olduğu bilinmektedir. Devasa bir labirent olarak aynı zamanda dünyanın en büyük kuyumcu mağazasıdır. Türkiye'de serbest piyasa ekonomisi fikrinin burada doğduğu düşünülebilir. 4400 mağazanın yer aldığı dev bir kompleks.
2195 atölye, 18 çeşme, 2 bedesten, 40 han. 2200 han odası, 12 mescit, 12 depo, 1 okul ve 1 hamam.
Kapalıçarşı günün hemen her saati kalabalıktır. Burada satılan takılar ve halılar geleneksel Türk sanatının eşsiz örnekleri arasındadır. Takı ve halıların yanı sıra gümüş ve bakırdan yapılmış Türk el sanatları, bronz hediyelik eşyalar, oniks ve deri eşyalar, Seramik ürünler üstün kaliteye sahiptir. Bu ürünler menşe ve kalite belgeleriyle satılmakta ve dünyanın her yerine ihraç edilmektedir.
İstanbul Arkeoloji Müzeleri, Istanbul ili Fatih ilçesinde Sultanahmet semtinde bulunur. Türkiye'nin müze olarak inşa edilen en eski binasıdır. 1891'de ressam ve müzeci Osman Hamdi Bey'in öncülüğünde, hizmete açilmistir. Dünyanın en büyük müzeleri arasinda yer alan müzede, bir milyonun üzerinde eser sergilenmektedir.
Müzenin koleksiyonunda Afrika'dan Balkanlar'a, Anadolu ve Mezopotamya'dan Arap Yarimadasina ve Afganistan'a kadar birçok medeniyete ait eser bulunmaktadir.
İstanbul Arkeoloji Müzeleri; Arkeoloji Müzesi, Eski Sark Eserleri Müzesi ve Çinili Kösk Müzesi olmak üzere üç ana birimden olusan bir müzeler kompleksidir.
Osman Hamdi Bey tarafindan yaptırılmıştır. Zaman içinde çeşitli tadilatlar geçiren müzeye 1975 yilinda yeni eklemeler yapılmıştır. Binanın, üst katıda 16, alt katinda 20 olmak üzere toplam 36 adet sergi salonu vardir.
Müzenin alt katindaki salonlarda, Yunan, Roma ve Bizans uygarliklarina ait tas eserler ve mozaikler; üst katta ise küçük boyutlu taş eserler, pişmiş toprak figürleri, çanak çömlek, maden ve cam eserler sergilenmektedir.
Çinili Köşk Müzesi: Selçuklu etkisinde yapılan Osmanlı mimarisinin İstanbul'da bulunan tek örnegidir.
Topkapı Sarayı'ndan da önce 1472 yilinda Fatih Sultan Mehmet tarafından yaptırılmıştır.
Balat, Istanbul ili'nin, Fatih ilçesinde Haliç'in kıyısındadır. 1985 yılında, Unesco tarafından, Dünya Kültür ve Doga Mirası korumasına alınmıştır. Palation sözcügünden gelen Balat'ın anlamı Rumcada Saray demektir. Balat semti, palation ismini Bizans Imparatorlar Haliç'ten, deniz yolu ile gelerek, sehrin dışında kalan Blachernae Sarayı'na, buradaki kapıdan geçtikleri için almıştır. Balat'ın ara sokakları hüzünlü, yıkık ve bakımsız olmakla birlikte, restore edilmiş, rengarenk evler ya da restorasyonu devam eden binalardan oluşur. Türklerin, Yahudilerin, Rumların ve Ermenilerin; camilerini, Havra,kilise ve sinagoglarını yan yana görebilirsiniz.
Tarihi 123 yıl öncesine dayanan; birçok ünlü ismi konuk eden, sevgilerin, aşkların yaşandığı Agora Meyhanesinde, Balat'ta önemli mekanlardan biridir. Balat gezinizde; Balat Camii, Yavuz Selim Camii, ismail Aga Camii, Meryem Ana Rum Ortodoks Kilisesi, St. Stephan Bulgar Ki-lisesi, Ortodoks Patrikhanesi ve Panagia Vilaherna Meryem Ana Ayazmasi gezip görülecek başlıca yerlerdir. Balat aynı zamanda, Istanbul'un, açık hava fotoğraf atölyesidir.
Ortaköy is located in Besiktas district of Istanbul. Ortaköy attracts attention with its colorful bazaar located in the triangle of mosques, synagogues and churches.
You can walk along the unique coast and enjoy the views of the Bosphorus.
Ortaköy Mosque was built by Sultan Abdülmecit between 1853-1854. Its architect is Nigagos Balyan. The mosque, which is one of the best examples of Baroque architecture, is also known as Büyük Mecidiye Mosque. This mosque has become one of the main elements of the Bosphorus landscape.
It was built by Sultan Abdulaziz and architect Sarkis Balyan. The members of the Ottoman dynasty lived here for some time. Today, it is used as a 5-star hotel under the name of Ciragan Palace
Kempinski. Çiragan Palace is home to many social activities.
St. Anthony of Padua Church is located on Istiklal Street in Beyoglu District of Istanbul. St. Anthony of Padua Church, which is the largest of Istanbul, was built in the 1730s so that catholic people who lived around that area had a place for worship. The Church has taken its final form in 1912. The walls of the Church, built in Italian Neogothic style, are covered by mosaic and the exterior walls are made of bricks. The Church is administered by the Italian priests. People visit the church in order to light candles and make wishes. The buildings on the two sides of the church were built to provide revenue to the Church. St. Anthony Apartments are the first reinforced concrete structures of Istiklal Street.
Basilica Cistern, which is one of the best old structures of Istanbul, is located at 30 meters southwest of Hagia Sophia.
It is builded by Justinianus I between 527 and 565. It is the biggest cistern in Istanbul. It is named that way because it is located under Stoa Basilica. Rectangle shaped chamber is 140 meters by 70 meters. There are 336 9 -meters- tall columns in cistern. One column which carries repeated motifs of braches, a Hen's Eye, and tears is especially interesting.
Medusa Head under one of the columns is an example of Roman sculpture.
It provided water to Istanbul for a long time but now it is open to public as a historic tourist attraction. It is also used for concerts, light shows etc.